Tek bir emeklilik sistemi, tek bir sağlık sistemi, tek bir sosyal yardım sistemi ve bu yapıyı yürütmek üzere tek bir kurumsal yapı oluşturmak amacıyla hazırlanan 5510 sayılı “Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu (SSGSK)” hükümleri, kademeli olmak üzere 2008 yılı Ekim ayı başında yürürlüğe girmiştir[1]. Bu çalışmada denizcilerin yıpranma hakkına ait yasal düzenlemenin günümüze kadar olan seyri ile güncel durum açıklanacaktır.
1.) Fiili Hizmet Süresi Zammı Kavramı
Fiili hizmet süresi zammı, kanunda belirtilen işlerde çalışan sigortalılara, Kanunda öngörülmüş olan ek sigortalılık süresi ve ek prim ödeme gün sayısı ilave edilmek suretiyle diğer sigortalılara nazaran avantaj sağlanarak erken emeklilik imkânı yaratılmaktadır. Bu sayede hem ağır ve yıpratıcı işlerin olumsuz etkileri azaltılmakta, hem de bu tür işler cazip hale getirilmeye çalışılmaktadır[2].
2.) Önceki Yasal Düzenleme
SSGK’dan önce de, Türk Sosyal Güvenlik Mevzuatında “fiili hizmet süresi zammı” benzer bir şekilde 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun (SSK) 60. maddesinin E bendinde ve ek 5. maddesinde “itibari hizmet süresi” olarak ve 5434 sayılı TC Emekli Sandığı Kanunu’nun (ESK) 32. maddesinde “fiili hizmet müddeti zammı” ve 35. maddesinde ise “itibari hizmet müddeti” başlığı ile düzenlenmiştir.
SSK ek 5. maddesine göre, itibari hizmetten yararlanabilmek için üç koşulun gerçekleşmesi gerekmektedir. Bunlardan ilki, itibari hizmetten yararlanacak kişinin sigortalı olmasıdır. SSK’da bundan yararlanacak olanlar yer altı maden işleri ve diğer yıpratıcı bazı işlerde çalışan işçiler olarak belirtilmiştir. İkinci koşul, sigortalının hizmetinin Kanunda öngörülen yerlerde geçmiş olmasıdır. Üçüncü koşul ise itibari hizmet süresi kapsamındaki işlerde belirli bir süre yaşlılık, malullük ve ölüm sigortası primi ödemiş olmaktır.
Denizcilik sektöründe çalışanlara itibari hizmet uygulaması ise 3595 sayılı Kanun’la 20.06.1987 tarihinde başlamıştır. Bu düzenlemeye göre, gemi adamlarının, gemi ateşçilerinin, kömürcülerin ve dalgıçların “denizde” yaptığı çalışmalar itibari hizmet olarak değerlendirilmektedir. Fiili hizmet müddeti zammı ve itibari hizmet müddeti belirli durumlarda sigortalılık süresine, aylığın hesabına, ikramiyenin miktarına ve iştirakçinin yaş haddine etki edebilmektedir.
Fiilen çalışılmış güne eklenecek itibari hizmet gün sayısının bulunmasında (gemi adamınca denizde çalışılan gün sayısı x 0,25) formülü uygulanmaktadır. Bir diğer ifadeyle her yıl için 90 günlük itibari hizmet süresi verilmektedir. YHG K'urulu'nun 07.02.2001 tarih ve E.2001/21-21, K.2001/52 sayılı Kararında: "Gemi adamlarının "itibari hizmet süreleri"nin tesbitinde, denizde geçirilen sürelerden amaç; geminin denizde seyir veya seferde olduğu süreler ile bunun uzantısı geminin limanda bulunduğu sırada, fiilen gemide görevli olarak geçirilen ve denizle bağlantısının kopmadığı çalışmaları kapsayan sürelerdir" denilerek bu hususa açıklık getirilmiştir.
5434 sayılı ESK’da iki kavram, “fiili hizmet müddeti zammı” ve “itibari hizmet müddeti”, 506 sayılı SSK’daki itibari hizmet süresine benzer şekilde düzenlenmiştir. Fiili hizmet müddeti zammı, ağır ve yıpratıcı bazı görevlerde bulunan iştirakçilerin, fiili hizmet sürelerinin önceden belirlenmiş süreler kadar arttırılmasıdır. Örneğin, gemi ateşçi ve kömürcüleriyle dalgıçlar, gemi kazanlarının onarılması ve temizlenmesi işlerinde, gemilerin sintinelerinde ve dabilbotom (double bottom) gibi kapalı sarnıçlar içindeki raspa ve boy işlerinde çalışanlar.
İtibari hizmet müddeti, 5434 sayılı ESK gereğince bağlanacak aylıklar ve yapılacak kesenek iadesi ve toptan ödemelerin hesabında fiili hizmet müddetlerine eklenen bir süre olarak tanımlanmaktadır. Örneğin, muvazzaf ve yedek subay, astsubay, uzman jandarma çavuş ve uzman çavuşlar ile sivil iştirakçi, er veya erbaş.
3.) SSGSK İle Yapılan Düzenleme
5510 sayılı SSGK’da, sigortalının çalıştığı ağır, tehlikeli ve yıpratıcı işlerden dolayı hizmet sürelerine eklenecek olan farazi hizmet süreleri için Emekli Sandığı’nın sistematiği benimsenmiş ve ESK’daki, “fiili hizmet süresi zammı” ve “itibari hizmet süresi” terimleri tercih edilmiştir.
“Fiili hizmet süresi zammı” SSGK’nın 40. maddesinde düzenlenmiştir. SSGK’nın 40. maddesinde “Fiilî hizmet süresi zammı” başlığı altında, kanunda belirtilen işyerlerinde ve/veya işlerde çalışan sigortalıların, hizmet sürelerine, bu işyerlerinde ve/veya işlerde geçen çalışma sürelerinin her 360 günü için karşılarında gösterilen prim gün sayıları, fiilî hizmet süresi zammı olarak eklenmesi” kabul edilmiştir. Fiili hizmet süresi zammı kapsamındaki işler, önceki Kanun dönemlerinde olduğu gibi; ağır, riskli ve sağlığa zararlı olup, çalışanları fiziki, ruhi ve fizyolojik bakımdan olumsuz yönde etkileyen ve bu işlerde çalışanların diğer alanlarda çalışanlara göre daha fazla yıpranmalarına neden olan ve ömürlerini kısaltan işlerdir.
Yine, 5510 sayılı SSGK’nın 49. maddesine göre itibari hizmet süresi, “bu Kanuna göre bağlanacak aylıklar ve yapılacak toptan ödemelerin hesabında dikkate alınan ancak hiçbir şekilde bu Kanunla tanınan hakları kazanma bakımından gerekli prim ödeme gün sayısı, yaş ve emeklilik ikramiyesinin hesabında dikkate alınmayan bir süredir”. Fiili hizmet süresi zammı ve itibari hizmet süresi sigortalının prim ödeme gün sayısına (aylıkların ve toptan ödemenin hesabına) ve yaş hadlerine etki etmektedir.
Yeni kanunda fiili hizmet süresi zammı sadece, “Su altında veya su altında 1) Su altında basınçlı hava içinde çalışmayı gerektiren basınçlı hava içinde çalışmayı işlerden 20- 35 metreye kadar derinlik veya gerektiren işler 2-3,5 kg/cm2 basınçta yapılan işlerde çalışanlar. 60 2) Su altında basınçlı hava içinde çalışmayı gerektiren işlerden 35-40 (40 hariç) m. derinlik veya 3,5-4 90 (3,5 hariç) kg/cm2 basınçta yapılan işlerde çalışanlar. 3) Dalgıçlık işinde çalışanlar” (m. 40) için itibari hizmet süresi ise “kamu idarelerinde, denizaltıcı, dalgıç ve kurbağa adam” olarak görev yapanlar için öngörülmüştür. Böylece uygulamadaki deyimle, “denizcilerin yıpranma hakkı”, kanun tasarısında korunmasına rağmen, TBMM’de kabul edilen yasal düzenleme ile ortadan kaldırılmıştır.
4.) Sonuç Ve Değerlendirme
Yeni kanunların yapılmasında ve mevcut kanunların değiştirilmesindeki temel amaçların başında, günün ihtiyaçlarına cevap vermek ve kanunu günün koşullarına uyarlamak gelmektedir. Uluslararası topluluk ve kuruluşların, gemiadamlarının çalışma hayatı ve sosyal standartlarının yükseltilmesi için önemli çalışmalar yürüttüğü ve sözleşmeler hazırladığı günümüzde haklı ve makul bir gerekçe yok iken, SSGK’da yapılan düzenleme ile denizciler bakımından geriye gidilmesi önemli bir talihsizlik olmuştur.
Özellikle, elverişli bayraklı (off-shore, flags of convenience) gemilerde çalışan binlerce gemiadamı sosyal güvenceden yoksun olarak çalışmaktadır. Bu ülkelerin hemen hemen tamamı ile Türkiye arasında ikili bir Sosyal Güvenlik anlaşması da bulunmadığından, yabancı ülke sayılan bu gemilerde yapılan çalışmaların, Türkiye’deki hizmetlerle birleştirilmesi de söz konusu değildir. Yasa yapıcının bu ve benzeri konularda Türk denizcilerini sosyal güvenlik şemsiyesi altına alacak, sosyal güvenlikle ilgili haklarını koruyup, geliştirecek çalışmalar yürütmesi gerekirken, haklı ve mazur görülebilecek bir neden bulunmadığı halde mevcut kanunların denizciler sağlamış olduğu hak ve imkanların da geri alınmasını izah etmek mümkün değildir. Dolayısıyla, yasa yapıcının bu hak kaybını telafi edecek yasal bir düzenlemeyi bir an evvel hayata geçirmesinde fayda vardır.
[1] Bu tarihten önce SSGK’nın bir kısım hükümleri 1/1/2008, 30/4/2008 ve 1/7/2008 tarihlerinde yürürlüğe girmiştir.
[2] ORAL İlhan, 5510 sayılı Kanunun Fiili Hizmet Süresi Zammına İlişkin Düzenlemelerinin Değerlendirilmesi, Çimento İşveren Dergisi, Ocak 2009, s. 20-49